02 Ekim 2025 Perşembe
Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali (AŞTİ) nakliyecisi 65 yaşındaki Binali Aslan’ın, DEAŞ terör örgütü sempatizanı 14 kişilik Aksoy ailesi tarafından vahşice öldürülmesi ve cesedinin Mersin Tarsus’ta ormanlık alana gömülmesi olayı, Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Olayın aydınlanmasıyla birlikte ortaya çıkan detaylar ise siyaset dünyasında infiale neden oldu. Katil zanlısı ailenin, 2023 yılına kadar Fransa’da yaşadığı, hem Fransa hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına sahip olduğu ve cinayeti işledikten sonra Suriye’ye kaçtığı belirlenmişti.
Yaşanan bu kan dondurucu cinayete ve zanlıların arka planına en sert tepkilerden biri, Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Emekli Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz’dan geldi. Eryılmaz, resmi sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, mevcut göç ve vatandaşlık politikalarını hedef aldı. Eryılmaz, kamuoyunun vicdanını yaralayan bu olayın, ulusal güvenlik açısından taşıdığı risklere dikkat çekti.
Fatih Eryılmaz’ın söz konusu paylaşımında şu ifadeler yer aldı:
“Ankara’da Binali Aslan isimli vatandaşımızın aracını kiralayan ve daha sonra vatandaşımızı öldüren DEAŞ’lı 14 kişilik aile Fransa’dan Türkiye’ye gelmiş ve bu aileye TC vatandaşlığı verilmiş.
Acaba vatandaşlık verilen bu aile gibi kaç aile veya kişi var?“
Emekli Emniyet Müdürü kimliğiyle güvenlik bürokrasisine dair kritik bir bakış açısı sunan Eryılmaz, cinayetin ardındaki terör bağlantısını ve vatandaşlık verilme sürecindeki güvenlik zafiyetlerini açıkça sorguladı. Eryılmaz’ın bu çıkışı, Zafer Partisi’nin uzun süredir dile getirdiği göçmen ve sığınmacı politikaları eleştirilerini bir kez daha en çarpıcı örneklerden biri üzerinden gündeme taşıdı.
Öte yandan, Binali Aslan’ın katillerinin, Türkiye ve Suriye güvenlik güçlerinin ortak operasyonuyla İdlib-Atme bölgesinde sıkıştırıldığı ve çıkan çatışmada baba, anne ve 6 çocuk dahil 8 teröristin ölü olarak ele geçirildiği bilgisi, olayın hukuki boyutu açısından sevindirici bir gelişme oldu. Ancak Fatih Eryılmaz’ın tepkisi, adaletin yerini bulmasına rağmen, bu tür tehlikeli kişilerin en başta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılmış olmasının yarattığı güvenlik açığını ve kamusal tartışmayı derinleştirdi. Aslan’ın cenazesi, Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilirken, bu olayın vatandaşlık ve ulusal güvenlik konularında bir dönüm noktası olup olmayacağı merak konusu.
Ünlü manken ve sunucu Çağla Şıkel‘in sosyal medya hesabından paylaştığı, minimalist ve lüks içerikli kahvaltı tabağı, sağlıklı yaşam ve beslenme tartışmalarını alevlendirdi. Kajular, cevizler ve adı konulmamış egzotik meyvelerle zenginleştirilmiş porsiyon, takipçileri iki farklı beslenme felsefesi etrafında kutuplaştırdı.
Televizyon dünyasının ve podyumların en fit isimlerinden biri olan Çağla Şıkel, son sosyal medya paylaşımıyla yine gündeme oturdu. Takipçileriyle paylaştığı sabah kahvaltısı tabağı fotoğrafı, kısa sürede binlerce etkileşim alarak sosyal medyayı adeta ikiye böldü. Şıkel’in her zaman koruduğu formda ve sağlıklı görünümün arkasındaki sırrı merak edenler için bu paylaşım, bir ipucu niteliği taşısa da, içeriği tartışmaların fitilini ateşledi.
Çağla Şıkel‘in dikkat çeken kahvaltı tabağı, geleneksel Türk kahvaltısı alışkanlıklarından oldukça uzakta bir tablo çiziyor. Tabağın merkezinde, özenle seçilmiş kuruyemişler yer alıyor. Parlak ve büyük kajular, omega-3 deposu cevizler ve birkaç dilimlenmiş egzotik meyve (muhtemelen mango, papaya veya ejder meyvesi gibi) porsiyonun ana bileşenlerini oluşturuyor. Gözle görülür şekilde minimalist tutulan bu miktar, Şıkel’in sürdürdüğü diyet ve beslenme düzeni hakkında ipuçları sunuyor. Bu yüksek enerjili, antioksidan ve sağlıklı yağ ağırlıklı seçim, bir kesim için modern, bilinçli ve ketojenik ya da paleo gibi akımlara yakın bir beslenme biçiminin yansıması olarak yorumlandı.
Paylaşımın ardından sosyal medya kullanıcıları arasında hızlı bir kutuplaşma yaşandı. Şıkel’in tabağını savunanlar, ünlü ismin fit yaşam tarzına, sağlıklı beslenme ilkelerine ve porsiyon kontrolü bilincine vurgu yaptı. “İşte fit ve enerjik kalmanın sırrı bu, bilinçli ve kaliteli beslenme,” yorumları öne çıktı. Bu kesim, tabağın besin değeri açısından zengin olduğunu ve kalorisi düşük olduğunu belirtti.
Ancak diğer bir kesim ise, bu porsiyonun sabah kahvaltısı için yetersiz ve doyuruculuktan uzak olduğunu iddia etti. “Bu sadece atıştırmalık, kahvaltı bu kadar kısıtlı olmamalı,” ve “Gün boyu enerji verecek bir tabak değil,” gibi eleştiriler yapıldı. Özellikle geleneksel kahvaltıyı seven Türk kullanıcılar, minimal porsiyon ve kuruyemiş ağırlığının, bir kişinin günlük enerji ihtiyacını karşılamakta zorlanacağını savundu.
Bu tartışma, aslında sadece Çağla Şıkel‘in kahvaltısı üzerinden değil, genel olarak diyet, sağlıklı yaşam ve beslenme alışkanlıkları arasındaki küresel farklılıklar üzerine de önemli bir sohbet başlattı. Formunu koruma konusunda sürekli gündemde olan Şıkel, bu paylaşımıyla bilerek veya bilmeyerek sağlık ve güzellik konularında yeni bir tartışma dalgası yaratmış oldu.
Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’nde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Arnavutluk Başbakanı Edi Rama arasında, Rama’nın ABD eski Başkanı Donald Trump hakkındaki esprisi üzerine yaşanan şakalaşma güldürdü. Rama’nın göndermesine karşılık, Macron’un Başbakan’ın yüzüne hafifçe dokunur tarzda bir vuruş yapması, zirvenin en ilginç ve renkli anı olarak kayıtlara geçti.
Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi, sadece önemli siyasi kararlara değil, aynı zamanda liderler arasındaki samimi ve dikkat çekici anlara da sahne oldu. Zirvenin en çok konuşulan olayı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama arasındaki kısa ve komik diyalog oldu. İki liderin ayaküstü yaptıkları sohbetteki şakalaşma, zirvenin resmiyetini bir anlığına rafa kaldırarak kameralara yansıdı.
Diyalogun fitilini ateşleyen, Başbakan Edi Rama‘nın ustaca yaptığı bir espri oldu. Rama, ABD’nin eski Başkanı Donald Trump‘ın daha önceki bir konuşmasında, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki barış sürecinden bahsederken sehven “Arnavutluk ve Azerbaycan arasındaki savaşı bitirdim” dediği hatasını hatırlattı. Bu dil sürçmesi ve yanlış anlama, Arnavutluk Başbakanı için harika bir mizah malzemesi oldu.
Başbakan Rama, esprinin dozunu artırarak, “Bizden özür dilemeniz lazım, çünkü bizi kutlamadınız” diyerek, Trump’ın sözde “bitirdiği” anlaşmazlık üzerine kendilerine gösterilmeyen ilgiyi takılarak Macron’a sitem etti. Rama’nın bu esprili sitemi, ortamdaki havayı bir anda neşelendirdi.
Bu duruma kahkahalarla karşılık veren Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, jest ve mimikleriyle gülüşünü destekledi. Hemen ardından, hafifçe Başbakan Rama’nın yüzüne doğru şakalı bir tokat ya da daha doğru bir ifadeyle sevgi dolu bir dokunuş yaptı. Kameralara yansıyan bu anlar, iki lider arasındaki yakın ilişkiyi ve samimiyeti gözler önüne serdi. Uluslararası zirve ortamında nadiren görülen bu spontane ve eğlenceli etkileşim, zirvenin ciddi gündemine kısa bir ara verdirerek viral bir görüntü haline geldi. Olay, Fransa-Arnavutluk ilişkileri ve Avrupa siyaseti çevrelerinde de tebessümle karşılandı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Soçi’deki Valdai Tartışma Kulübü etkinliğinde yaptığı açıklamalarla Avrupa ve NATO‘ya sert mesajlar gönderdi. Moskova‘nın NATO‘ya saldırma niyetinde olmadığını yineleyen Putin, Avrupa‘daki artan silahlanma sürecinin Rusya’yı karşı adımlar atmaya zorlayacağını ve bu tehditlere verilecek yanıtın “oldukça ikna edici” olacağını vurguladı. Ayrıca, Ukrayna’daki çatışmanın sürmesinden Avrupa’daki bir azınlığı sorumlu tuttu ve ABD ile ilişkilerde dürüst bir yaklaşımı tercih ettiğini belirtti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, küresel siyasetin önemli gündem maddelerini değerlendirdiği Valdai Tartışma Kulübü‘nün Soçi’deki yıllık toplantısında, Avrupa ve NATO‘ya yönelik dikkat çeken, meydan okuyucu bir ton içeren açıklamalar yaptı. Uluslararası ilişkilerde tansiyonun yüksek olduğu bir dönemde gelen bu sözler, Moskova‘nın savunma ve dış politika stratejisine ışık tutuyor.
Batı medyasında sıkça dile getirilen iddialara yanıt veren Putin, Rusya‘nın NATO‘ya saldıracağı yönündeki tezlerin temelsiz olduğunu belirtti. Avrupa elitleri arasında yayılan bir “savaş histerisi” olduğuna dikkat çekerek, “Rusya’nın NATO’ya saldıracağına inanmak imkansızdır” ifadesini kullandı. Rus lider, ülkesinin askeri kapasitesine güvenerek, “Eğer biri askeri alanda rekabet etmek istiyorsa, Rusya’nın çok kez hızlı yanıt verdiğini unutmamalı” diyerek açık bir uyarıda bulundu. Ayrıca, ülkesinin provoke edilmemesi gerektiğini ve zayıflığın kabul edilemez olduğunu sert bir dille ekledi. Bu açıklamalar, Rusya‘nın kendini savunma konusundaki kararlılığını bir kez daha gösteriyor.
Özellikle Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin hızlanan silahlanma ve ordularını güçlendirme çabalarını yakından izlediklerini belirten Putin, bu durumu Moskova için bir tehdit olarak değerlendirdi. Avrupa’nın askeri kapasitesini artırma hamlelerinin Rusya‘yı karşı adımlar atmaya zorlayacağını açıkça ifade etti. Putin, Almanya’nın Avrupa’nın en güçlü ordusu olma hedefine gönderme yaparak, “Bu tür önlemlerin Rusya’yı harekete geçmeye zorlayacağından hiç kimse şüphe duymuyor” dedi. Ardından gelebilecek Rusya‘nın karşı tedbirlerinin gecikmeyeceğini vurgulayarak, “Bu tehditlere verilecek yanıt en hafif tabirle oldukça ikna edici olacak” sözleriyle güvenlik endişelerinin ciddiyetini ortaya koydu.
Ukrayna‘daki barışın sağlanamamasının sorumluluğunu da Avrupa‘ya yükleyen Rus lider, çatışmayı sürekli tırmandıranların Avrupa‘daki azınlık bir grup olduğunu dile getirdi. Ukrayna Krizi‘nin çözümünde yapıcı bir rol oynanmadığı eleştirisini getirdi.
ABD ile ilişkilere de değinen Putin, ilişkilerin tamamen düzelmesini arzuladıklarını kaydetti. Mevcut Beyaz Saray yönetiminin kendi çıkarlarını dürüst ve ikiyüzlülükten uzak bir şekilde ifade etmesini “rasyonel bir yaklaşım” olarak gördüğünü belirtti. Bu dürüstlüğün, büyük devletler arasındaki farklılıklara rağmen diplomatik diyalog için bir zemin oluşturabileceği sinyalini verdi. Uluslararası ilişkilerdeki bu gerginlik, diplomasi ve askeri caydırıcılık arasındaki ince çizgide ilerlemeye devam ediyor.
Kayseri, Hacılar ilçesi Beğendik Mahallesi‘nde, cami çıkışı evlerine doğru yürüyen Fahri B. ve eşi Gülhanım B., kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce av tüfeğiyle uğradıkları silahlı saldırı sonucu hayatlarını kaybetti. Olay yerinde yapılan ilk incelemede çiftin yaşamını yitirdiği belirlenirken, Kayseri Polisi kaçan zanlıların yakalanması için geniş çaplı bir soruşturma başlattı.
Kayseri‘nin sakinliğiyle bilinen Hacılar ilçesi, Beğendik Mahallesi‘nde dün akşam saatlerinde korkunç bir cinayetle sarsıldı. Şehit Rüştü Bayram Caddesi üzerinde bulunan evlerinin önünde gerçekleşen olayda, mahalle sakinlerinden Fahri B. ve eşi Gülhanım B., kimliği henüz tespit edilemeyen kişi veya kişilerin silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Çiftin, akşam namazı çıkışı evlerine yürüdükleri sırada bu hain saldırıya uğradığı öğrenildi.
Edinilen ilk bilgilere göre, Fahri B. ve Gülhanım B. çifti, camiden çıktıktan kısa bir süre sonra, ikamet ettikleri evin hemen önünde bir anda av tüfeğiyle ateş açılması sonucu yere yığıldı. Saldırının şokunu yaşayan çevre sakinleri, hemen 112 Acil Çağrı Merkezi’ne durumu bildirerek yardım istedi. İhbarın ardından olay yerine derhal sağlık ekipleri ve çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Bölgeye intikal eden sağlık görevlileri, yaptıkları ilk incelemede talihsiz karı kocanın olay yerinde hayatlarını kaybettiklerini belirledi.
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü‘ne bağlı Asayiş Şubesi ekipleri ve Olay Yeri İnceleme uzmanları, çevrede geniş güvenlik önlemleri alarak detaylı bir çalışma başlattı. Cinayet mahallinde titiz bir delil toplama süreci yürütüldü. Polis, olayın arkasındaki sır perdesini aralamak ve zanlıları yakalamak amacıyla bölgedeki güvenlik kamerası kayıtlarını incelemeye aldı. Ayrıca çiftin aile ve sosyal çevreleriyle ilgili derinlemesine bir araştırma başlatılarak, olası husumet veya cinayet nedenleri araştırılıyor. Hayatını kaybeden Fahri B. ve Gülhanım B.‘nin cansız bedenleri, savcılık incelemesinin ardından otopsi için Kayseri Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Kayseri’deki cinayet olayıyla ilgili başlatılan çok yönlü soruşturma hız kesmeden devam ediyor. Emniyet güçleri, kaçan katil ya da katillerin en kısa sürede adalete teslim edilmesi için tüm imkanlarını seferber etmiş durumda. Mahalle sakinleri, yaşanan bu trajik olay nedeniyle büyük bir şok ve üzüntü içinde.